Aileden…

Yarın tekrar her gün yaptığı gibi staja gitmek için uyumuştu oysaki…

Hayatının tamamen değişeceğini nereden bilebilirdi…

6 Şubat felaketinden sonra Acıbadem Bakırköy Hastanesi genel yoğun bakım ünitesine gelen hasta bütün ekip için bir hastadan çok aile oldu.

Depremden sonra hastanelerin yetersiz olması nedeniyle ekip olarak felaketin yaşandığı yerden hasta gelebileceğinin bilincinde ve aynı zamanda bu zor günlerde onların yanında olmak için tüm ekip olarak hazırdık.

Olay anında; hasta olan babasını kurtarmak için kucağına alıp daha sonra babası ile beraber enkaz altında kalan ve sol kolunu babası için siper etmiş 17 yaşında bir çocuktu hastamız. Enkazdan 72 saat sonra sağ olarak kurtarılan; önce Adana şehir hastanesine daha sonra Acıbadem Bakırköy Hastanesi yoğun bakım ünitemize transfer edilmişti.

Nöbette hastanın geleceği haberi gelince ekip olarak ne hissetmemiz gerektiği ve nasıl davranmamız gerektiği konusunda hissizleşmiştik. Geldiğinde yüzünde hem korku hem de hayatta kalmanın verdiği rahatlama vardı. Yanında ailesinden hiç kimse olmamasına rağmen ekibimizi benimseyip kendini güvende hissetmesi bizim için çok önemliydi.

Yoğun bakıma hasta kabulünde rutin olarak yaptığımız hastalarımızın fiziksel muayenesini yapmak için ondan izin istediğimizde bize duyduğu güveni görmek bizi çok mutlu etmişti.

Babasını kurtarmak için siper ettiği kolunu maalesef kurtaramamışlardı, kolunu gizler gibi mahcup şekilde koluna baktı, onu öyle üzgün görünce dolan gözlerimizi görmemesi için çok çabalıyorduk.

O artık sadece bizim hastamız değil ailemiz olmuştu. Ekibimizdeki herkes onun yalnız hissetmemesi, her an yanında olmak için elinden geleni yapıyordu. Yaşadığı kayıpları, üzüntüsünü tekrar hatırlatmamak için soru sormamaya özen gösterirken aksine o yaşadıklarını anlatınca rahatlıyordu.

“Duygularımızı bazen içimize atarak bazen konuşarak ifade edip rahatlarız”

2 aylık yoğun bakım sürecinde artık ekibimizin bir parçası haline gelmişti. Annesi ve kızı kardeşinin uzakta da olsa hayatta olması onun en büyük mutluluğu olmuştu. Bütün eşyaları dâhil yok olan hayatını, yeniden bir nebze olsa da yerine koymak için, tüm hastane seferber olmuş, onun mutlu olması için elimizden geleni yapıyorduk.

Artık taburculuk vakti yaklaştığında ayrılacağımız için içimizde bir hüzün oluşmuştu. Hastamız taburcu olacağı için sevinip bizden ayrılacağı için de üzgün olduğunu belirtiyordu.

En zor yoğun bakım süreçlerinde bir hasta değil ailemizden biri yatıyormuş kadar etkileniyorduk. Onun canı acırken bizim ondan daha çok canımız acıyordu. 2 ayın sonunda hastamızı sağ salim annesine teslim etmenin gururunu hepimiz en içten yaşadık.

Yoğun bakımlarda ailesinden uzak olan hastaların en ihtiyacı olan şey psikolojik destek oluyor. Hastamızın en zor günlerinde yüzünü güldürebilmek ve ailesinin yokluğunu en az şekilde hissettirmek için elinden gelenin en iyisini yapan Bakırköy GYBÜ olarak çok mutluyuz.

**Fotograf hastamızın onayı alınarak paylaşılmıştır.**

Hüda Oruç

Acıbadem Bakırköy Hastanesi

Genel Yoğun Bakım Ünitesi

Klinik Eğitim Hemşiresi

 

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.