Zor Olan Hasta Mı Yoksa Yaşadıkları Mı?

Meslek hayatımın 14. yılında, cerrahi servis deneyimimin ise 5. yılındayım. Bu sürede ameliyat stresinin birçok boyutunu, birçok hastada deneyimledim. Bilinmeyenden korkma, anestezi korkusu, organ kaybı, sevdiği iş ve aktivitelerden uzak kalma, hatta ölüm korkusu…

Yıllar önce sevdiğim bir doktor arkadaşım çalıştığım servisi aradı. Özel hemşirelik hizmeti talebi olan ve kesinlikle yalnız kalmak istemeyen hastasının iki gün sonra mastektomi ameliyatı için servisimize yatacağı bilgisini verdi. İlk aklıma gelen zor hasta ile karşılaşabileceğimiz oldu. Sonra psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Sedat Özkan’ın “Meme kanseri, benlik saygısını, cinselliği, yaşamı ve kadınlığı tehdit eden bir kriz durumudur” cümlesi geldi aklıma. Aslında zor olan hasta olmayacaktı. Zor olan hastanın yaşadıklarıydı.

Sorumlu hemşire olarak, çalışma listesini gözden geçirdim. Çalışma arkadaşlarımın iletişimlerinin ve empati yeteneklerinin yüksek olması nedeni ile özel hemşire listesini rahatlıkla oluşturdum. Ekibimi bilgilendirdim ve hastamızın ihtiyacı olabilecek malzemeleri temin ettim.

Ameliyat günü sabah 06:00’da hastanın yatışı yapılmış, henüz gündüz ekibi gelmeden tüm hazırlıkları tamamlanmış ve alana geldiğimizde hasta hazır bir şekilde ameliyat için bekliyordu. Tanışmak için odasına girdiğimde oldukça sıcakkanlı ve samimi karşılandım. Ameliyat öncesi hazırlık ve ameliyat sonrası su içmesi, beslenmesi, mobilizasyonu, pozisyonu, kanama ve dren takibi gibi çeşitli konularda eğitim verdim. Psikolojik yönden güçlü görünse de korkularını sorguladım.  Hayatında gerçekleşecek değişikliklere hazırlamaya çalışmıştı kendini. Korkusu ameliyat sonrası yeterli bakım alamamaktı. Planlamasını yaptığım ameliyat sonrası dönemdeki özel hemşirelik sürecinden bahsettim. Taburcu olana kadar birebir kendisi ile ilgilenecek olan hemşireleri ile tanıştırdım. Hastanın yüzünden rahatladığını, endişe ve korkularının azaldığını görebiliyordum.

Bir hemşire olarak empati yapıyor, bir kadın olarak ülkemin ve toplumun anneliğin sembolü, kadınlık organı gibi anlamlar yüklediği bu organın kaybının kişinin içinde yaratabileceği fırtınaları duyumsuyordum. Biliyordum ki beden ve ruh bir bütündür. Sürekli etkileşim içindedir. Bedenimizde yaşadığımız fırtınaların şiddeti ruhumuzada gözlenir. Üzüntülü zamanımızda ağrıyı çok daha şiddetli hissedebiliriz. Ruhsal iyilik hali hastalık ve tedavi sürecine uyumu kolaylaştırır.

Bu nedenle ameliyat sonrası takip ve tedavilerine başladığımız hastamızın ruhunu da desteklememiz önemliydi. Yapacağımız her işlemde hastayı bilgilendiriyor ve destekliyorduk. Hastamızda yeni bedenine hızla adepte olmuş ve tedavisine uyum sağlamıştı. Özel hemşirelik talebini de iptal etmişti.

Postop 2. günde taburculuğuna karar verilen hastamıza, taburculuk eğitimi verirken tüm ekibe ilettiği içten teşekkür hepimizi duygulandırdı. O an bir kez daha iyi ki bu mesleği yapıyorum dedim içimden gururla.

Hazırlayan: Uzm. Hem. Emine Üstünova

Acıbadem Atakent Hastanesi

Genel Cerrahi Servisi Sorumlu Hemşiresi

Hazırlanma Tarihi: 13.09.2018

  • Paylaş

Önceki Yazı Kazananlar Asla Vazgeçmeyenlerdir
Sonraki Yazı Erken Tanı Hayatınızı Kurtardı!

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.