Kan Dolaşımı Enfeksiyonlarından Korunma

Sağlık hizmeti kaynaklı ya da sağlık bakımına ilişkin enfeksiyonlar olarak isimlendirilen nozokomiyal enfeksiyonlarını (NE); Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention-CDC) herhangi bir enfeksiyöz ajan/ajanların ya da toksin/toksinlerin varlığına karşı olumsuz reaksiyon/reaksiyonlardan kaynaklanan lokalize ya da sistemik bir durum olarak tanımlar (3).

Nozokomiyal enfeksiyonlar, dünya da önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görülmekte olup; hastanede yatış süresini uzatmakta ve yatış maliyetlerinde artışa neden olabilir. Ancak önlenebilir NE giderek önem kazanmaktadır (1). Enfeksiyon etkenlerinin hastadan hastaya veya sağlık profesyonellerinden hastaya bulaşmasını önleyici önlemlerin alınması önemlidir. Bu önlemlerin başında el yıkama gelmektedir. Tüm nozokomiyal enfeksiyonların önlenmesinde el yıkamanın önemi olduğu gibi kan dolaşımı enfeksiyonlarının önlenmesinde de önemlidir (8).

Nozokomiyal enfeksiyoları kontrolünün temelini; el hijyenine uyum ve eldiven kullanımı, bariyer önlemleri, aseptik tekniğe uygun pansumanların yapılması, hastalarda kullanılan aletlerin sterilizasyonu ve dezenfeksiyonu, eğitimli ve yeterli personel oluşturmaktadır (5,8).

Ulusal Damar Erişimi Yönetimi Kılavuzu (2018)’na göre;  kan dolaşımı enfeksiyonlarının sağlık hizmeti ilişkili tüm enfeksiyonların %30-40’ını oluşturduğunu; bu oranın %85’inin ise, kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonları olduğunu ve en önemli mortalite nedenlerinden olduğu ifade edilmektedir (4).

Kan dolaşımı enfeksiyonları ise; önlenebilir olmasına karşın, gerekli tedbirler alınmadığı takdir de yüksek mortalite ve morbidite oranına sahip NE türlerinden biridir (1). Bu nedenle sağlık profesyonellerinin NE’yi önlemek için gerekli önlemleri alması önemlidir.

Kan dolaşımı enfeksiyonlarının temel sebepleri arasında; damar içi kateter kullanımı ile birlikte mikroorganizmaların yayılması için bir yer bulması yer alabilir. Bu durum özellikle uzun süre yatışı olan hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, ilaç tedavisi, parenteral/enteral beslenme vb. amaçlarla damar içine farklı boyutlarda kateterler uygulanmakta olup, uzun süre kalmaktadır (7). Kateterlerin kullanımı büyük yararlar sağlamakla beraber hastalarda komplikasyonların gelişmesine, mortalite oranında artışa ve maliyetin artmasına neden olabilir. Bu yüzden kateter ya da kan dolaşımı enfeksiyonlarının önlenmesinde hemşirelik bakımı önem taşımaktadır. Yapılan çalışmada (8); kan dolaşımı enfeksiyonun azaltılmasında; hemşirelerin bariyer önlemlerini arttırması, kateter yerleştirilecek bölgedeki cildi işlem öncesi temizlenmesi, yerleştirilen kateteri uygun ve steril pansuman materyali ile sabitlemeleri, uygulamalarda asepsi ve dezenfeksiyonun önemli rol oynadığını ifade etmiştir. Kateter bölgesini kapatmak için steril gazlı bez ya da steril transparan yarı geçirgen pansuman kullanılmalıdır. Steril gazlı pansuman iki, transparan pansumanlar yedi günde bir değiştirilmelidir (6).

Ulusal Damar Erişimi Yönetimi Kılavuzu (2018)’na göre;

  • Periferik kateter bölgesi değiştirildiğinde veya yeni bir kateter yerleştirildiğinde de set değiştirilir.
  • Katetere takılan bütün setler uygulamadan hemen önce bağlanmalı ve kullanılmalıdır.
  • Setler uygulama ve değiştirilme tarihlerini içerecek şekilde etiketlenmelidir.
  • Primer ve sekonder devamlı infüzyon setlerinin 72-96 saatten önce rutin değiştirilmesine (lipit, kan veya kan ürünleri uygulanan setler vb. hariç) gerek yoktur.
  • Primer devamlı sete eklenen sekonder infüzyon setleri 24 saatte bir değiştirilmelidir.
  • Primer devamlı infüzyon setlerinin kateter ile bağlantısı hiçbir şekilde kesilmemelidir.
  • Aralıklı infüzyon setleri 24 saatte bir değiştirilmelidir. Aralıklı infüzyon setlerinin birden fazla çıkarılıp takılması durumda, tüm bağlantı noktalarında kontaminasyon ve buna bağlı kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonu riski artar.
  • Aralıklı kullanım sonrasında uygulama setinin kateter içine giren ucuna; yeni, steril ve uyumlu bir kapak aseptik olarak bağlanmalıdır. Set aseptik koşullarda korunamıyorsa değiştirilmelidir.
  • Parenteral beslenme solüsyonlarının setleri 24 saatte bir değiştirilmelidir.
  • Tek başına infüze edilen intravenöz lipid emülsiyonu setleri 12 saatte bir değiştirilmelidir. İntravenöz lipid emülsiyonları (izo-ozmotik, nötral-alkalin pH yakınlığı ve gliserol içerme) mikroorganizmaların çoğalmasına neden olabileceğinden her yeni sıvı ile birlikte set de değiştirilmelidir.
  • Propofol infüzyonları için kullanılan setler 6-12 saaatte bir değiştirilmelidir.
  • Kan ve kan bileşenleri transfüzyon uygulama seti her bir ünitenin tamamlanmasından sonra veya her 4 saatte bir değiştirilmelidir.
  • Katetere her giriş öncesi kullanılan iğnesiz konektörler dezenfekte edilmelidir.
  • İğnesiz konektörler değiştirilirken aseptik tekniğe uyulmalıdır (4).

Kan dolaşımı enfeksiyonunun tanılanması için en değerli test kan kültürüdür. Hastaya uygun tedavinin verilmesi için kan kültür sonucu ve antibiyotik duyarlılığı önemlidir. Bu nedenle, kan kültüründe etken mikroorganizmanın saptanması ve tiplendirilmesi, antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi oldukça önem taşımaktadır.

Türkiye’de yapılan çalışmalarda kan kültürlerinde gram-pozitif bakteri üreme oranı %59-70 ve gram-negatif bakteri üreme oranı %24-37 arasında değişim göstermektedir (2). Kan kültürlerinde saptanan Candida türleri incelediğinde; C. Albicans en sık saptanan etkendir. Bununla birlikte bazı antifungallere dirençli olabilen albicans dışı candida türlerinin de sıklığı yüksek olduğu bildirilmektedir (2).

Sonuç olarak, NE dünya çapında önemli bir problemdir. Bu enfeksiyonların kontrolünü sağlamada, sürveyans çalışmaları önemli bir rol almaktadır. Kan dolaşımı enfeksiyonlarını önlemek için uygulanan girişimler aracılığıyla mortalite, morbidite, maliyet ve hastanede yatış süresinde azaltmak hedeflenmelidir.

Kaynakça

  1. Aydın M, Kaşıkçıoğlu M, Koşucu S.N, Timurkaynak F., & Arslan H. Kan Dolaşımı İnfeksiyonu Etkenleri ve Antibiyotik Direnç Oranları. Klimik Dergisi, 2016; 29(2): 83-86.
  2. Çetin F, Mumcuoğlu İ, Aksoy A, Gürkan Y., & Aksu N. Kan kültürlerinde izole edilen mikroorganizmalar ve antimikrobiyal duyarlılıkları. Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi,2014; 71(2): 67-74.
  3. Ding J.-G, Sun Q.-F, Li, K-C Zheng, M.-H Miao, X.-H, ve diğerleri. Retrospective analysis of nosocomial infections in the intensive care unit of a tertiary hospital in China during 2003 and 2007. BMC Infectious Diseases,2009; 9(115): 2-6.
  4. İşeri A, Çınar B, Düzkaya D. S, Sözeri E, Uğur E, Baykara F,Hamdemir K, Dizbay M, Doğan N, Doğu N, İşçimen R. Ulusal Damar Erişimi Yönetimi Rehberi. 2018
  5. Mankan T, Kaşıkçı M. K. Hemşirelerin Hastane Enfeksiyonları Önlemeye İlişkin Bilgi Düzeyleri. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2015; 4(1): 11-16.
  6. Şanlı D, Sarıkaya A, Katırcıoğlu K. Yoğun Bakım Hastalarında Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonlarının Önlenmesinde Kanıta Dayalı Önerilerin Etkinliğinin İncelenmesi. Bakırköy Tıp Dergisi, 2016;12(4):163-187.
  7. Yüceer S, Demir S. G. Yoğun bakım ünitesinde nozokomiyal enfeksiyonların önlenmesi ve hemşirelik uygulamaları. Dicle Tıp Dergisi, 2009;36(3): 226-232.
  8. Doğanay M. (2013). Nozokomiyal Kan Dolaşımı Enfeksiyonları. M. Doğanay, S. Ünal, & Y. Ç. Şardan içinde, Hastane İnfeksiyonları (s. 717-736).
  9. http://teamliveit.com/renu28-increases-circulation-by-49-within-15-minutes/ Erişim Tarihi: 08.03.2019

HAZIRLAYAN

Uzm. Hem. Rukiye EMİR

Acıbadem Maslak Hastanesi

Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi

Hazırlanma Tarihi: 24.02.2019

  • Paylaş

Önceki Yazı Kelebek Etkisi
Sonraki Yazı Acıbademli Olmak Ayrıcalıktır!

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.