Yeter Ki İnanalım!

Yaklaşık 2 yıl boyunca kemoterapi hemşireliği yaptım. Hastaların tedavilerini yaparak, kullanılan ilaçların etkilerini ve yan etkilerini araştırarak, kanser hastalıkları ile ilgili güncel bilgileri  takip ederek onkoloji konusunda kendimi geliştirmeye başladığım dönemde meme kanseri hastalarına bakmak, bir kadın olarak manevi yönden bana çok huzur veriyordu. Bu hastalarda beni en çok beden imajlarındaki değişikliklere adaptasyon süreçleri etkiliyordu. Bir süre sonra meme kanseri konusunda daha fazla bilgi edinerek, ağırlıklı olarak meme kanseri hastalarına bakmaya başladım ve yaklaşık son 4 yıldır “Meme Kliniği Vaka Yönetici Hemşiresi” olarak görev yapıyorum.

Çoğu hastamız için uygulanan süreç,  Meme Usg ve Mamografi çekilmesi, Biyopsi alınması, PET CT çekilmesi ve son olarak Patoloji sonucunun beklenmesi oluyor. Peki ya sonuç çıkınca… Bence insan hayatındaki en zorlu anlardan biri “Tümörünüz kötü huylu çıktı” demek. Söylemek bile bu kadar zorsa yaşamak ne kadar kolay olabilir? Her hastanın tepkisi farklı oluyor. Kimileri ağlar, kimileri gülmeye başlar, kimileri hemen hastalığını sorgular, kimileri de umutsuzluğa kapılır; sonsuz çeşitli duygu ve tepkiler yaşanır.  Sonrasında hastaların sıkça duyduğu ifadeler kemoterapi alması gerekeceği veya ameliyat olup kitlelerin çıkartılması gerektiği ve bunu yaparken memenin de alınabilme ihtimalinin olduğu. Hangisi daha acı? Kemoterapi almak mı?, Saçlarının dökülecek olması mı?, Beden imajındaki değişiklik mi?, Ölüm korkusu mu?. Benim en şaşırıdığım hikaye “Çocuğum olacak mı?” kaygısı ile ile başladı.

Ele gelen kitle şikayetiyle polikliniğe başvuran 30 yaşında kadın hastaya Meme Usg ve Mamografi yapıldıktan sonra şüpheli kitle tespit edildi. Sonrasında biyopsi yapıldı. Biyopsi sonucu malign geldi ve meme kanseri teşhisi konuldu. Kemoterapi tedavisi alması gerektiği hakkında doktorlar tarafından bilgi verildi. Hasta bir anda darmadağın oldu. Tek bir soru sordu. Çocuk sahibi olabilecek miyim?

Hastanın tüm taramaları yapıldıktan sonra kemoterapi tedavisine başlanacaktı. Kendisine yumurta toplama işlemi yaptırabileceği hakkında bilgi verildi. Üreme Sağlığı Merkezine yönlendirilen hastanın işlemleri tamamlandıktan 10 gün sonra kemoterapisine başlandı. Hastaya tüm yan etkiler hakkında bilgi verildi. Bilgilendirme sırasında ben şaşkınlık içerisindeydim çünkü hasta tek bir kez bile saçlarım dökülecek mi demedi. Onun için saçları önemli değildi, anne olabilmesi önemliydi. Bilgilendirme sırasında hasta eşinin odadan çıkmasını istedi. Eşi odadan çıktı ve hasta ağlamaya başladı. Doktor hastaya kemoterapinin saçları dökebileceğini, kemo-kep (saçlı deriye buz uygulaması yapılması) kullanabileceğini anlattı. Hasta saçlarının en önemsiz detay olduğunu söyledi, güçlü olması gerektiğini, bu savaşı yeneceğini ve ölmek istemediğini söyledi.

Hastanın 8 kür kemoterapisi tamamlandıktan sonra kemoterapi sonrası eğitimleri verildi. ilk 3 yıl 3 ay aralıklarla muayeneye geleceğini, beslenme ve sağlıklı yaşamın düzenli devam etmesi gerektiği ve ilk 2 yıl gebeliğin riskli olduğu anlatıldı. Hastamız tedavi bittikten 3 ay sonra ilk kontrole geldiğinde, muayene edildi ve sonrasında hastadan rutin tetkikleri istendi (Tüm Abdomen Usg, Mamografi, Meme Usg, Akciğer Grafisi ve kan tetkikleri). Hastamız tüm Abdomen Usg sırasında bir süprizle karşılaştı. Hasta ağlayarak geri geldi. Ne olduğunu anlayamamıştık. Konuşamıyordu, sadece ağlıyordu. Eşi yanındaydı ve bir bebekleri olacağını Radyoloji doktorunun “8 haftalık gebelik” olduğunu söyledi. İnanamadık. Daha önce böyle bir durum ile karşılaşmamıştık. Rutin meme kontrolüne gelen hastanın tesadüfen gebe olduğunu öğrenmesi!!! Hasta kadın doğum bölümüne yönlendirildi ve sonrasında riskli gebelikler tarafından düzenli takipleri yapıldı. Hastamız 2 ay önce doğum yaptı. Ölmek istemediğini söylerken, sağlıklı bir erkek bebeği oldu. O bebeğinden vazgeçmedi, bebeği de ondan. Sadece inandı, kendisine, gücüne, sevgisine ve anne olacağına…

Ve bizler de hemşire olarak inanmalı, hastaların elini tutarken kanıta dayalı çalışmalı, araştırmalar yapmalıyız. Bizler hemşireliğe katabileceğimiz yenilikleri keşfedip sunmalıyız. Yeter ki inanalım..

Hazırlayan: Aslınur Moral

Acıbadem Altunizade Hastanesi

Meme Sağlığı Merkezi Özel Klinik Vaka Yönetici Hemşiresi

Hazırlanma Tarihi: 20.09.2018

  • Paylaş

Önceki Yazı Meme Kanseri Erken Teşhis Yöntemler
Sonraki Yazı Kulağımdaki Sessiz Çığlık

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.