Geride Bıraktıklarımız…

Kadın doğum polikliniğine kontrole gelen 26 haftalık gebenin aniden başlayan kanama nedeniyle hekimin odasına yetişme telaşı,  bebeğine bir şey oldu mu diye korku ve endişe yaşaması, ultrason kontrolünde bebek kalp atışlarını duyduğunda mutlu olması aynı anda bir çok duyguyu yaşamasına yol açmıştı. Ancak kanama ile başlayan serüvende ters giden bir şeyler olduğu aşikârdı. Hekimin daha hastanın yatışı olmadan katta çalışan ekibi dekolman plasenta (bebeğin eş kısmının doğumdan önce rahim duvarından ayrılması durumu) olabileceği ve acil sezaryene alabileceği konusunda uyarması, ekipte bir telaş ve içten içe strese sebep olmuştu. Ekipteki herkesin tek isteği hastanın acil olarak odasına gelmesi ve tedavisine başlanmasıydı. Hasta odasına gelmeden gerekli malzemeleri ve cihazları hazır etmiştik. Hasta ile hekimi de aynı anda odaya gelmişti, hemen ultrason ile bebeğin kontrolü yapıldı ama ne yazık ki kalp atışlarının olmadığı hasta ile birlikte öğrenildi. Gebe telaş ve korku içinde ne olduğunu anlayamamışken biz hızlı bir şekilde sezaryen hazırlığı yapmak durumunda kaldık. Belki bebeği kurtarabilme ihtimaline karşı hastayı sezaryene indirmiştik bile. Bu süre zarfında da eşine durumu hekim anlatmıştı. Ekipte herkesin aklında dile getiremediği aynı sorunun cevabı ve birbiriden gözlerini kaçırma durumu hekimin ve bebek hemşirelerinin doğumdan çıkmasıyla son buldu. Ne yazık ki bebeği kaybetmiştik. Annenin anestezi etkisinden çıkarken bebeğinin yaşayıp yaşamadığını sorması bizi ekipçe büyük bir üzüntünün içine sürüklemişti. Hastamıza bu acı haberi primer hekimi dekolman plasenta sebebi ile bebeğini kaybettiğini söylediğinde anne ve baba birbirine sarılarak ve ağlayarak acılarını paylaştı. Hastanın aynı zamanda ameliyathanede kanamasının olması ve plasental anomaliden dolayı atoniye girme riski ile yoğun bakıma alınması baba için çok zor geçecek olan gecenin habercisiydi. Hastanın yoğun bakımdaki riskli takip süreci bittikten sonra kata transferi gerçekleşti. Hasta yatışının ilk anından itibaren olan olayları şok etkisi ile karşılamış bu süreci tepkisiz geçirmişti. Hastanın odaya gelişi, mobilize oluşu, hala kanama riskinin devam ediyor oluşu ve son olarak göğüslerini sarma teklifi, içinde öfke ve acının ağlama nöbetleri ile ortaya çıkmasına neden olmuştu. Bu süreç hepimizde unutamayacağımız duygular bırakmıştı. Sonraki günlerde gelen kan transfüzyonları, dren takibi, mobilizasyon süreçleri hastayı ve eşini normal hayata döndürme çabamıza ek olan serüvenin parçalarıydı. Hastanın özellikle ışıklar kapandığında başlayan ağlama nöbetlerinde kendisine ve eşine emosyonel destek sağlamak biz hemşirelerinin primer görevinin yanında, aynı zamandan acısını paylaşma çabasıydı. Hastanın taburculuğu planlanmaya başlandığında yatışından itibaren 5 gün geçmişti. Hasta taburcu olurken omuzlarında geride bıraktığı duygular ve kendi ile bile paylaşmaktan kaçındığı hisleri vardı.

Ebeler ve kadın doğum hemşireleri olarak her hastayı bebeği ile eve gönderme mutluluğu yaşarken, bu kez annemizi acı ve hüzünle göndermenin burukluğu ile bize kalanlar, hepimizde büyük bir etki yaratmıştı.

Setenay Durhan                                                                             Elif Uygun

Acıbadem Bodrum Hastanesi                                                     Acıbadem Bodrum Hastanesi

Klinik Eğitim Hemşiresi                                                              Sorumlu Hemşire

  • Paylaş

Önceki Yazı EORNA Kongresi 2024 16-18 Mayıs
Sonraki Yazı Merhaba, Güle Güle...

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.